İsrail'in İstanbul Konsolosu Kabus Dolu Günlerini Anlattı

[SeyfuL İsLam]

Mordehai Amihai, 2005 yılında Türkiye’ye konsolos olarak atandığında kendisini çok şanslı biri olarak görmüştü, İstanbul’a gelmekten büyük bir mutluluk duyuyordu.

Eylül 2005’de İstanbul’a vardığında Türkiye İsrail ile Pakistan dışişleri bakanları arasında iki ülke arasında en üst düzeyde gerçekleştirilen sürpriz bir buluşmaya ev sahipliği yapmıştı. İsrail ile ilişkilerinin doğal bir sonucu olarak Türkiye’nin sağladığı bir buluşmaydı bu.

Hürriyet Daily News & Economic Review ‘e demeç veren Mordehai Amihai bu bulaşmayı şöyle anlatıyor:

“Ortada çok pembe bir tablo vardı, ilişkiler hızlıca gelişmekteydi. Ticaret hacmi de her geçen yıl yüzde 25 veya 30 oranında artıyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı arka arkaya İsrail’e ziyaretler gerçekleştirmişti, her iki tarafta da büyük bir anlayış vardı.”

Ancak bu süper atmosfer uzun ömürlü olmadı. Önce 2006’nın yazında Lübnan savaşı geldi, bu savaş sırasında İsrail Türkiye’de ağır eleştirilerle karşılaştı. İsrail’in İstanbul konsolosu bu günleri “bizim için fırtınalı günlerdi” diye tanımlıyor.

Savaş bitmiş, üst düzey ziyaretleşmeler kaldığı yerden devam etmişti. Ancak bu da uzun süreli olmadı. İsrail’in Gazze’yi bombalaması sırasında iki taraflı ilişkiler ağır bir darbe almıştı. Görevi sırasında en güzel vakitlerini harcayan Konsolos Amihai kabus dolu günler yaşamaya başlamıştı.

Amihai bu durumu “Türk İsrail ilişkilerine aşina olan dostlarımız, aydınlar ve Yahudi cemaatine mensup olanlar açısından son on yıllar içinde karşılaşılan en kötü günlerdi. Hayatları boyunca böyle bir şeye asla tanık olmamışlardı” diyerek anlatıyor.

Amihai’ye göre, konsolosluğun önünde 24 saat boyunca gösterilerin düzenlenerek İsrailli diplomatların daraltılması değildi tek sorun. Amihai “gösteriler tamam. Nefret dolu mailler ve küfür dolu telefonlar alıyorduk. Öyle ki Sekreterlerimiz konsolosluğun telefonlarına çıkmıyor, kendi cep telefonlarını kullanma durumunda kalıyordu” diyor ve ekliyor:

“Siyasi liderliğin sert açıklamaları, bilboardlardaki Yahudi karşıtı sloganlar ve basındaki Yahudi karşıtı yorumların hepsi bizim için çok zordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatıyla okullarda yapılan bir dakikalık sessizlik, Yahudi karşıtlığının geldiği nokta açısından kaygı verici idi.”

isra haber