İSLAM OCAKLARI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AYASOFYA !

2 posters

Aşağa gitmek

AYASOFYA ! Empty AYASOFYA !

Mesaj tarafından Yunus Gökce Paz Kas. 08, 2009 12:01 pm

İÇİMİZDEKİ AKSA, AYASOFYA

2-114. Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.

Geçtiğimiz günlerde Danimarka Dia İslam koleji'nde öğretmenlik vazifesinde bulunan bir Müslüman kardeşimiz, İstanbul'da edindiği gözlemlerini anlatıyor. Sözleri şu şekilde: "Camileriniz çok güzel, çok sevdim. Ancak Ayasofya'yı gezerken çok hüzünlendik. Burasının çok eski ve çok önemli bir cami olduğunu ama sonradan cami kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını biliyoruz ve buna çok üzülüyoruz. Türkiyeli Müslümanların durumlarını çok iyi gösteren bir işaret aslında bu. Biz Ayasofya'nın da Türkiyeli Müslümanlar gibi bir gün tam özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz. " Kardeşimizin, bizim için bu sözleri sarfetmesi ne kadar içler acısı bir durum değil mi ?

Asırlar boyunca İslam Medeniyetine evsahipliği yapmış bir milletin mensubu olarak bu sözler karşısında derin düşüncelere dalıyorum. Bu sözler bizim ne duruma düştüğümüzü, tepkisizliğimizi ve duyarsızlığımızı gösteren bir işaret olarak karşımızda duruyor. Kanayan yaralarımıza derhal çözüm bulmak için bir an evvel harekete geçmemiz gerektiğini de çok net bir şekilde gösteriyor. Aksi taktirde Dünya Müslümanları üzerindeki etkimiz, hilafeti yıllarca elimizde bulundurmamızdan dolayı oluşan saygınlığımızı yeniden kazanmamız bir hayli güç görünüyor. Yani Ayasofya dini ehemmiyetinin yanında, tarihi, siyasi ve kültürel bir özelliğe sahiptir.

Her gün, günde beş defa etrafındaki büyük camilerden yankılanan ezan sesleri arasında sessizce boyun büküyor bizlere Ayasofya. Üstüne bir karabasan çökmüşcesine, sesini çıkartamıyormuş gibi bir hal içerisinde. Pek çok defa şahid olmuşsunuzdur bu duruma. Karşısındaki Sultan Ahmed camisinden ezan sesleri yükseldikce, az ötesindeki Beyazıt camisinden ezan sesleri yükseldikce o sessizce izlemekle yetiniyor sadece. Bu sahne aynı zamanda büyük bir sorumluluk yüklüyor omuzlarımıza. Tıpkı Ayasofya gibi bizim de çığlıklarımızı yutarak daha fazla sessiz kalmamamız gerektiğini gösteriyor. Aynı zamanda çalışmak için kolları sıvamanın zamanının geldiğini de gösteren bir nişane oluyor İslam aşkıyla çırpınan yüreklere.

Hepimizin bildiği gibi Mescid-i Aksa olayları yeniden alevlendi. Hepimiz büyük bir dikkatle takibe aldık, dikkatle izlemeye koyulduk. Büyük bir kalabalık olmamıza rağmen içimizdeki bazı kurumların çalışmaları hariç geniş çaplı bir gösteri dahi düzenlemedik. Peki elimizden bir şey gelmiyor diyerek kendimizi teselli ettiğimiz, sadece dua edebiliriz diyerek avuttuğumuz, çoğu zaman ise dua etmeyi dahi unuttuğumuz mazlum Filistinli kardeşlerimiz bu durum karşısında ne yaptılar? Canları pahasına o kutlu mabedi müdafaa etme arzusu ile siyonist namluların önlerine atladılar. O çok mazlum gördüğümüz, garip gördüğümüz, zulüm karşısında inim inim inleyen kardeşlerimiz Allah(c.c)'ın evi için, Hz.Peygamberin Mirac vazifesi ile müşerref kılındığı mukaddes bir yapı için adeta aslan kesilerek, Dünyanın süper gücü! israil'e kafa tuttular. Hem de bu işi en fazla genç erkeklerin içeriye alınmamasından dolayı bu mukaddes bekçiliği üzerlerine alan Sümeyye ruhlu annelerimiz, bacılarımız göğüsledi. Onların bize verdiği bu dersi gözümüzün önüne bir alalım. Başımızı ellerimizin arasına bir alıp düşünelim; biz Türkiyeli Müslümanlar olarak hangi sorunumuzun çözülmesi için bu kadar özverili çalıştık? Korkusuzca savunmalarda bulunduk...

Bazı okuyucularım şimdi içlerinden "Ayasofya ile Mescid-i Aksayı bir kefeye koyamayız ki !" diyebilirler. Evet aynı kefeye koyamayız belki ama Ayasofya'nın da bir zamanlar içinde Allah(c.c)'ın adının anıldığı bir yer olduğunu ve sırf bu sebeple bile onun uğruna pek çok fedakarlıkta bulunmamız gerektiğini unutmayalım. Ayrıca kubbesinde Allah Rasulü (s.a.v)nün mübarek tükrüklerinin bulunduğunu da unutmayalım. Bu hadiseyi bilmeyen kardeşlerimiz için kısaca özetleyelim; Bir gün Allah Rasulu (s.a.v) ashabı ile sohbet halinde iken, o sıralar ismi Constantinapolis olan İstanbul'da yaşayan hristıyan din adamları bir meselenin çözümü için Medine'ye gelerek Efendimiz(s.a.v)'in evini ararlar. Bulduktan sonra Efendimiz (s.a.v)'in huzuruna girmek için izin isteyip buyur edildikten sonra Allah Rasulu (s.a.v) istedikleri şeyin ne olduğunu ve onlara nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Bunun üzerine hıristiyanlar; İstanbul'da büyük bir mabed inşa etmeye çalıştıklarını yalnız kubbe taşını bir türlü yerine oturtamadıklarını ifade ederler. Çünkü bildiğimiz gibi gerçek hıristiyanlar Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in geleceğini biliyorlardı ve bu sebeple yardımını istemeye gelmişlerdi. Daha sonra Allah Rasulu (s.a.v) bir kap içerisinde bir toprağı su ile karıştırarak çamur haline getirmiş ve içine mübarek ağızlarından bir tükrük damlatarak onlara uzatmış. Yapmış olduğu bu karışımı hıristiyan din adamlarına uzatarak " Bunu yapmış olduğunu harcın içine ilave ediniz, isteğiniz yerine gelecektir." diyerek onların işlerini halletmiştir. Bu olay karşısında meraka kapılan sahabelerden bazıları Efendimiz (s.a.v)'e gelerek; " Ya Rasulallah, neden bir kilisenin yapılmasına yardımcı oldunuz ?" demişlerdir. Bunun üzerine Efendiler Efendisi (s.a.v); İstanbul'un elbet bir gün Müslümanlar tarafından fethedileceğini dolayısıyla yapılmasına yardımda bulunduğu bu mabedin bir gün cami haline geleceğini müjdelemiştir. Akabinde Allah Rasulunun bu müjdesi de diğer mübarek sözleri gibi doğruluğunu ispatlamış ve İstanbul fetholunmuş ve Ayasofya bu kutlu zaferin adeta timsali haline gelmiştir. 1453 senesinde İstanbul semalarında İslamın sancağı dalgalanmaya başlanmış bu tarihle birlikte Ayasofya dini öneminin yanında siyasi bir anlamda kazanarak İslam aleminin üstünlüğünün göstergesi olmuştur.

Görüldüğü gibi Ayasofya tarihimizin güzide yapılarından birisi olarak karşımızda dururken gözardı edilerek unutturmaya çalışanların, ya da çözüm için duyarlılık göstermediğinmizden ötürü unutmuş gibi görünmemizden dolayı sevinen ve bıyık altından gülenlerin bu sırıtmalarını bir an evvel endişe ve kuşkuya bıraktırmalıyız. Bizi sindirmeye çalışanların, Osmanlı ruhunun yok olmadığını görmeleri onlar için vereceğimiz en büyük ceza olacaktır. "Biz Müslümanız, Biz Osmanlı torunuyuz!" demekle iş bitmiyor malesef. Allah(c.c)'ın adının anıldığı bir yeri ibadete kapatmak yazımın başında bulunan Ayet-i Kerime gibi "en büyük zalimlik" ise, burada yeniden Allah(c.c)'ın adının anılmasına vesile olmak büyük bir hayır kapısı açmak olacaktır. Unutmayalım ki iman, ispat gerektiriyor.

Allah(c.c)'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun...
Yunus Gökce
Yunus Gökce
Admin

Mesaj Sayısı : 89
Kayıt tarihi : 07/10/09
Yaş : 34
Nerden : İSTANBUL - ANKARA

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

AYASOFYA ! Empty Geri: AYASOFYA !

Mesaj tarafından SeyfuL İsLam Ptsi Ara. 14, 2009 12:29 pm

Allah razı olsun.Yazın çok güzel.

Unutmayalım ki iman, ispat gerektiriyor.
SeyfuL İsLam
SeyfuL İsLam
Admin

Mesaj Sayısı : 121
Kayıt tarihi : 07/10/09
Yaş : 39
Nerden : İSLAMBOL
Memleket : Kabardino-Balkar

http://www.turkmucahidler.tr.gg

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz